- 22 Mayıs 2020
- Yayınlayan: Adres Patent
- Kategori: Haber
Teknoloji ve Ar-Ge’nin en önemli çıktısı olan patentin önemi her geçen gün artıyor. Özellikle COVID-19 sürecinde biyoloji, genetik, kimya, medikal sektörleri başta olmak üzere birçok alanda yatırımların artması dikkat çekiyor. COVID-19 sonrası düzende ise kalkınmada temel parametrenin patentlerin ticarileşmesi olacağı öngörülüyor.
Patent Haftası kapsamında Adres Patent Yönetim Kurulu Başkanı Av. Ali Yüksel’in moderatörlüğünde ‘Patentlerin Ticarileştirilmesi ve Ekonomiye Katkısı’ etkinliği gerçekleştirildi. Düzenlenen etkinliğe; kamu, üniversite, sanayici ve birçok kurumdan temsilciler katıldı. Yüksel, Patent Haftası’nın fikri ve sınai mülkiyet hakları açısından önemli bir farkındalık yarattığına işaret ederek sanayi, üniversite ve kamu kuruluşları arasındaki iş birliklerinin artmasıyla fikri ve sınai mülkiyet hakları konusunda önemli kazanımların elde edileceğini ifade etti.
Türkiye ve dünyanın çok önemli bir süreçten geçtiğini ve birçok paradigmanın yıkılacağı bir döneme girileceğini ifade eden Yüksek Mimar; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı İstanbul İl Müdürü Ümit Ünal, “Bu değişimler bize kişisel ve kurumsal bazda risk analizinin yapılması gerektiğini gösteriyor. Bununla beraber risklerin de nasıl bir fırsata dönüştürülmesi gerektiğinin bir planlamasının yapılması gerektiği bir süreç içerisindeyiz. Burada kendi kendisine yetebilen ülkeler COVID-19 sürecinde çok az kayıp verdiği, kendi kendine yetemeyen ülkelerin ise ciddi kayıplar verdiğini görüyoruz” dedi. Sanayide yerlileşme kavramının 2020 yılında görülen pandemi salgınında Türkiye’yi rahatlattığını kaydeden Ünal, “Ancak almamız gereken çok yolumuz var. Artık üreten, teknolojiyi ticarileştirmeye doğru götüren bir ekosistemimiz var. Esasen baktığımızda ürünlerin ticarileşmesinde patentin önemli bir yere sahip olduğunu görüyoruz” diye konuştu.
“Üniversitelerde devam eden projelerimiz var”
Sınai mülkiyet hakları konusundaki Kanunun Ocak 2017’de çıkarıldığını anımsatan Ünal, ilgili kanunla patent süreciyle ilgili birçok aşamanın basitleştirildiğini ifade etti. Patenti olmayan bir ürünün ticarileşemeyeceğini kaydeden Ünal şunları söyledi: “Şu anda pandemiden önce ticaret savaşlarının olduğu bir çağı yaşıyorduk. Şu kesin artık teknolojiye bağlı büyümeden başka hiçbir paradigma kalmadı. Patent bir fikrin tapusu niteliğindedir. Artık teknolojik büyümeye dayalı bir paradigmanın yaygınlaştığını görüyoruz. Teknolojiyle gelen yeni paradigmaların fikri ve sınai mülkiyet haklarına olan yansımalarını da göreceğiz. Diğer taraftan üretim şekillerinin de müşteri talepleri doğrultusunda ilerlediğini görüyoruz. Ülkemizde patente verilen önemin meyvelerini 2021 yılında alacağımızı düşünüyorum. Patent konusunda Türkiye, ciddi adımlar attı. Üniversitelerimizde devam eden yüz bin civarında projemiz var.“
“Yüzde bin 756’lık artış kaydedildi”
Türkiye İhracatçılar Meclisi Genel Sekreteri Kerem Alkin, 2002 yılında Türkiye’nin uluslararası düzeyde almış olduğu patent sayısının sadece 85 adet olduğunu anımsatarak, “Bu rakam 2018 yılında yüzde bin 856 artışla bin 578’e ulaştı. Dolayısıyla Türkiye’nin patent konusuyla ilgili olarak özellikle 2020 yılı içerisinde farklı bir yaklaşım içerisinde olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’de yüksek katma değerli ürünlerin toplam ihracatımızdaki payı sadece yüzde 3 düzeyinde olduğunu görüyoruz. Son dönemde Türkiye’nin ağırlıklı olarak daha rekabete açık ürünlerin ihracatını yapan bir ekonomi olduğu gerçeğinden hareketle bundan dört beş sene önce Türkiye’nin kilogram başına katma değeri yaklaşık 1,54 dolar düzeyindeyken bu rakamın 2019 itibarı ile 1,20 dolar seviyelerine geriledi. Çünkü Türkiye genel anlamda rekabet açık bir konumda yer alıyor. Sürdürülebilir kalkınma konusunda Türkiye’de fikri ve sınai mülkiyet haklarına daha fazla önem vermeliyiz. Ayrıca bu alanda yapılacak katma değerli hamleler ise Türkiye’nin orta gelir tuzağında da kurtulmasını sağlayacaktır” dedi.
“Patent değerlemesi yapacak bir sistem olmalı”
Türkiye’de patent sürecinin özellikle son beş yıllık zaman diliminde ciddi bir şekilde ivme kazandığına dikkat çeken İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Fakültesi Rektör Yardımcısı Erol İnce, “Özellikle PCT konusunda Türkiye ciddi bir atak yaptı. Patent konusu sadece üniversitelerde değil sektörler tarafından da ciddi bir şekilde ele alınan bir konu olarak gündeme geliyor. Şu anda İstanbul Üniversitesi olarak 20 ila 30 civarında olan patent başvuru sayımızı 250 mertebelerine çıkardık. Ayrıca üniversite olarak yaklaşık 650 civarında patent başvurumuz var. Bunların yaklaşık 100 ila 120 tanesi tescillendi, bir kısmı da ticarileşme sürecinde. Bunların bir kısmının da işlemleri devam ediyor. Yıllık olarak da 5 ila 10 arasında PCT çıkışımız oluyor. Ülke olarak bizim yüksek teknolojili ürünlerin ihracatına ağırlık vermemiz gerekiyor. 2017 yılında çıkarılan yeni patent kanunuyla patent konusundaki süreçler farklı bir boyuta evirildi. Diğer taraftan TTO’lar işletmelerin yeni teknolojilere adapte olması konusunda ciddi bir görev üstleniyor. Patentin koruma altına alınması ve yerlileşme hususundaki mevzuatsal düzenlemelere ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Diğer taraftan patentlerimizi kategorize edecek bir yapının olması özellikle patentlerin ticarileşmesinden sonra değerlemesi yapılacak bir sisteme ihtiyaç var.”
“Patent seferberliği projesi başlattık”
Özellikle son dönemde gençlerin önemli atılımlar yaptığına işaret eden Esenyurt Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Fevzi Torolsan, “Ancak bu yeterli değil fikrimizin tapusunu yani patentini almamız gerekiyor. Bu durumu bir alışkanlık haline getirmeliyiz. Gençlerimize verilecek eğitimler hem sektör hem de sanayiciler için oldukça verimli olacaktır. Biz bu konuya önem veren kurumlar arasında yer alıyoruz. Diğer taraftan Adres Patent ile bir patent seferberliği projesi başlattık. Amacımız patentin Türkiye’nin geleceğindeki önemini belirtmek. Öte yandan sadece ürünün patentinin alınması günümüz rekabet koşullarında yeterli değil. Patent alındıktan sonra bunun takibi de gerekiyor. Patentlerin üretimle girişimci ve sanayicilerle buluşturulması gerekiyor” diye konuştu.
“Sahadaki ihtiyaçlara cevap vermek ticarileşmede önemli bir yere sahip”
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Fakültesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Yetik, patenti alınan ve ticarileşen ürünleriyle ilgili bilgi vererek, “Bizim ürünlerimizin ticarileşme süreçleri genel itibarı ile sahadan gelen deneyimler neticesinde hayata geçiyor. Sahadaki ihtiyaçlara cevap vermek ürünlerin ticarileşme sürecine giden en önemli adımlar arasında yer alıyor” dedi. İstanbul Üniversitesi Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kamu Üniversite Sanayi İşbirliği KÜSİ 1. Bölge Başkanı Doç. Dr. Öğretim Üyesi Leyla Türker Şener ise İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi yerleşkesinde dünyada bir ilki gerçekleştirdiklerini ifade ederek, “Üç boyutlu tıbbi tasarım ve endüstriyel laboratuvarını kurduk. Ayrıca üniversite olarak bugüne kadar 200’e yakın patent başvurusu gerçekleştirdik. Özellikle pandemi sürecinde ticarileşen ürünlerimiz oldu” değerlendirmesinde bulundu.