- 3 Mart 2020
- Yayınlayan: Adres Patent
- Kategori: Haber
Adres Patent Genel Müdürü Cumhur Akbulut, katma değerli üretimlerde temel parametreler arasında yer alan fikri, sınai ve mülkiyet hakları alanında Türkiye 2019’da önemli bir ivme yakaladığını söyledi.
Türkiye fikri, sınai ve mülkiyet hakları alanında tarihi zirveleri gördü. Bu kapsamda fikri sınai ve mülkiyet hakları alanındaki yükseliş ihracat da yansıdı. Adres Patent Genel Müdürü Cumhur Akbulut, katma değerli üretimlerde temel parametreler arasında yer alan fikri, sınai ve mülkiyet hakları alanında Türkiye 2019’da önemli bir ivme yakaladığını ifade ederek, “Türkiye fikri, sınai ve mülkiyet hakları tarihinde zirve noktalara erişilmişti. Bu kapsamda 2019 yılında 181,6 milyar dolarlık ihracata yapılırken, patent alanında genelde yüzde 11’lik, faydalı modelde yüzde 8’lik, marka başvurularında yüzde 13’lük tasarım başvurularında ise yüzde 10’luk artışlar yakalanmış ve mevcut potansiyellerin ihracatın artmasında etkili olduğu dikkat çekmişti.” dedi.
“İhracatı Niteliksel Olarak Artırmamız da Gerekiyor”
2019 yılında ihracat yeni başlayan firmaların toplam ihracat 4 milyar 345 milyon dolarlık katkı yaptığını ifade eden Akbulut, “Bu rakamların artması hususunda yeni kurulan firmalarımıza fikri sınai ve mülkiyet hakları alanında yapacağımız bilgilendirmeler hem ihracatın kilogram başı değerinin artmasına katkı sağlarken hem de niceliğin yanı sıra nitelikli ihracatın da önünü açacaktır. Bunun yanı sıra fikri, sınai ve mülkiyet hakları alanındaki bilgilendirmelere özellikle stratejik sektör alanında daha fazla ağırlık verilerek bu bağlamda daha etkin perspektifler ortaya konulmalı. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin bu hususta belirleyeceği yol haritası önemli bir yere sahip.” diye konuştu.
“PCT ve Madrid Protokolü İhracatçılar İçin Önemli Fırsatlar”
Marka ve patent alanında ihracatçı firmaların zaman ve maliyet konusunda avantaj sağlamaları için patent konusunda yapılacak Patent İş Birliği Teşkilatı (PCT) başvuruları ile marka alanında yapılacak Madrid Protokol’üne başvuru süreçlerinin büyük bir öneme sahip olduğuna dikkat çeken Akbulut, “Bu kapsamda Madrid Protokolü tek bir müracaatla birlikte 107 ülkede markanız tescil aşamalarında ciddi avantajlar sağlıyor. Özellikle ihracatçı firmaların Madrid Protokol’üne üye olmaları kendileri bu alanda ciddi avantajlar sağlayacaktır. Patent alanında ise Dünya Fikri Mülkiye Örgütü’nün (WIPO) bir organizasyonu olan PCT yoluyla ülkelere başvuruda bulunan kişi, kurum veya şirketler 152 ülkede patent işlemlerinde bir adım öne geçiyor. Firma olarak yapacağınız bir PCT başvurusu sizi her bir ülkede ayrı ayrı patent araştırması süreçlerinde vakit kaybetme ve ekstra masraflarla karşı karşıya kalmanızın önüne geçer.” bilgisini verdi.
“Bazı İhracatçı Firmalar Uluslararası Tescilin Fazla Bilincinde Değil”
Türkiye’de Turquality marka programına dahil olan bazı firmaların markalarını uluslararası alanda ihracat yaptıkları ülkelerde tescil ettirmediklerinin altını çizen Akbulut, “Özellikle hedef pazarlarınız da markanızın tescil işlemini yapmamanızın neticesinde; aynı veya benzer ürünleri yapan bir firmanın sizin adınızı kullanarak satış yapması, ihracatçı firmaların hem prestij hem de pazar kaybı yaşamasına neden olabiliyor. Bu konuda firmalar pazarlama stratejilerini belirlerken ilk sıraya fikri, sınai ve mülkiyet hakları alanında atılacak adımları planlayarak hareket etmeli. Aksi halde yapılacak faaliyetler ihracatçı firmalara hem zaman hem de maliyet yönünden kayıplar yaşamasına neden olabilir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Oda ve Borsaların Kolektif Bir Şekilde Hareket Etmesi Avantaj Sağlar”
Fikri, sınai ve mülkiyet hakları alanında ticaret ve sanayi odaları ile ticaret borsalarının yapacağı bilgilendirme faaliyetleri markalara sahip çıkma konusunda önemli bir yerde bulunduğunu kaydeden Akbulut, şunları söyledi: “Ülkemizin ihracat hedefleri kapsamında Denizli İhracatçılar Birliği’nin (DENİB) yaptığı çalışmalar bu konuda önemli bir yere sahip. Bu kapsamda birlik tarafından yapılan önemli çalışmalardan birisinin Türk havlusunun isminin markalaşması olarak dikkat çekiyor. 2014 yılından beri ‘Turkish Towels’ markası ile hem bilinirlik hem de katma değer oluşturma konusunda önemli hamleler yapan DENİB bu sürecin sürdürülebilir olması açısından bilgilendirme ve farkındalık çalışmalarına da yoğunluk vermiş durumda. Ürün geliştiren ve buluş yapan birçok kurumun sanayi alanında faaliyet gösterdiği görülüyor. Bu kapsamda yapılan buluşların sanayicinin ihtiyaçlarını karşılıyor olması ürünlerin ticarileşme süreçlerini hızlandırıyor. Diğer taraftan bir çok sanayi kurumu yüksek ve orta seviyede icat edilen buluşlara verilen desteklerin düşük teknolojili ürün geliştiren firmalara da verilmesini istiyor. Bu doğrultuda yapılacak çalışmalar sanayide yerlilik oranlarının daha da yukarılara çıkmasında etkili olurken, ihracat alanında da kilogram başı değerlerin artmasında etkin bir rol oynayacaktır. 2023 için belirlenen ihracat hedeflerine ulaşılmasında fikri, sınai ve mülkiyet hakları alandaki çalışmalara daha fazla ağırlık verilmeli.”